(Thomas Wright, 1750)
Edip Cansever Bakmalar Denizi adlı şiirine “bakmalar görüyorum bütün gün türlü bakmalar” diye başlar. Bakmaları görmek, bakışı fark etmektir. Yönelttiğin bakışta olmaktır.
Şiirin devamında,
Pencere bakması, sabahlar bakması, yeşil otlar bakması
Hepsi de beni buluyorlar, hepsi de bir yağmur uysallığında
Gördüm suyun ki yumuşak, gördüm ağacın ki katı
Pencereye ya da pencereden bakmak, sabaha bakmak, yeşil otlara bakmak birbirinden ayrıdır. Şair her birini ayırır. Burada bakan özne aynı özne midir? Bakışın sahibi bir çift gözdür. Oysa, her biri farklı bir deneyimdir. Lacan’a (2013) göre bakış ötekinin bakışıdır. Bakışa bakmak mümkünse de bakışı giymek için bakılan olmak gerekir. Öyle ki, baktığımız nesne bizim retinamızdadır, bizdedir ve biz baktığımızın içindeyizdir. Bu sebeple Lacan, bakanın özne değil de nesne olduğunu söyler, bakışı sahiplenen ve üzerine giyen özne olurken; bakan olarak konumlanmaz. Şair bu durumu “Gördüm suyun ki yumuşak, gördüm ağacın ki katı” dizeleriyle anlatır. Suya bakan özne artık nesne olur ve yumuşaktır; ağaca baktığında katı olur.
(Thomas Wright, 1750)
Ben’e bakan ben’leşir. Ben’imi çoklaştırmak için bakışı giymeye çalışırım, yahut bakarak ben’i kendimden bir anlığına da olsa silmek… Fakat şiirde “bakmalar görüyorum” ile şair bakan olmaktan uzaklaşıp yeniden kendine bakar ve kendinin hem öznesi hem nesnesi olur. Bu reflektif durumla bir anlığına hem seyirci hem oyuncudur. Bakan ve bakılan arasındaki karşıtlık kaybolur; bakan bakılanın bir parçası olur.
Bakmalar görüyorum, gök ortası gibi karşımda
Bulutta göz, uçakta göz, derinlikte göz
Göz oluyorlar birden..
Şair sadece kendi bakışını görmekten söz etmez aynı zamanda ona bakılan bakışı bu dizelerle anlatır. Şair de bakıldığını hisseder ve kendi bakışından ayrılır. Öznenin kurulumunu dışarıdan gelen bu bakışla ilişkilendirir Lacan. Bakışın işlevini ise “dünya sahnesinde seyredilen varlıklar” (Lacan, 2013, syf.83) olarak, bakışın altında olmanın tatmin edici tarafının varlığını sorgulayarak açıklar.
Bu dizelerle şair, bakışın işlevi altında değildir. “Bakmalar görüyorum” dizeleriyle ise kendi bakışını görür ve bu bakışın işlevinden bir kaçınmadır. Görüldüğümüz bize gösterilmemek şartıyla görüldüğümüzü bilmekten doyum alabiliriz (Lacan, 2013). Bu sebeple “Bulutta göz, uçakta göz, derinlikte göz/Göz oluyorlar birden..” dizeleriyle, birden göz olan uçak, bulut, derinlik de seyre dalma gibi bir deneyimden ziyade, ona gösterilen bir görülmekle okuyucuyu tedirgin eder ve bu kez de bakılan olarak hem özne hem nesne oluruz.
Kaynakça
Lacan J. (2013). Psikanalizin Dört Temel Kavramı Seminer 11. Kitap. Çev. Nilüfer Erdem. İstanbul: Metis Yayınları.
Commenti